Değerlerin eğitimi, üzerinde siyasal olarak en çok tartışılan konulardan biridir. Özellikle din ve ahlâk eğitimi üzerinde sürekli tartışılmakta ancak bu tartışmalar politik çekişmelerin üzerinde döndüğü sloganlardan ileri geçmemektedir. Çeşitli kesimlerin üzerinde anlaşabilecekleri dini ve ahlâki değerlerin bilimsel yöntemlerle ele alınıp uzun süreli ve akademik ortamlarda tartışılıp geliştirilmesi konusunda büyük boşluklar olduğu açıktır. Bireyi ve toplumu en çok ilgilendiren bu temel konuda politik, yüzey

Kuran, asırlar boyu İslam eğitiminin temel kaynağı olarak kabul edilmiştir. İçerik olarak iman, ibadet ve ahlak temel konuları çerçevesinde odaklaşan Kuran, hiç şüphesiz bu muhteviyat çerçevesinde bir birey ve bu bireylerden oluşan bir toplum modelini inşa etmeyi hedeflemektedir. Bu sebeple Allah ve Onun muazzez elçisi Hz. Muhammed, Kuranın öğrenilmesini, okunmasını ve başkalarına da öğretilmesini teşvik etmişlerdir. Çünkü Kuranı öğrenmek ve okumak, onu ve dolayısıyla İslamı anlamak manalarına gelmektedir.

Okul öncesi dönemi çocuklarının değerler eğitimini içselleştirmeleri hedefiyle, okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan eğitim- öğretim yöntemleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Sınıf içi değerler eğitimi etkinliklerinde yapılan çalışmaların materyal desteği olmaksızın amacına ulaşması ve kazanımların gerçekleşmesi zordur. Bu zorluğu aşmak için hazırlanan bu kitap, okul öncesi öğretmenlerine, sınıf içi değerler eğitimi etkinliklerinde rahatlıkla kullanabilecekleri materyal örnekleri sunmaktadır.

Osmanlı tarihi pek çok veçhesiyle tarih araştırmalarına konu olmuştur. Lakin Osmanlı çocukları hakkındaki bilgimiz hala çok sınırlı düzeydedir. Osmanlıda Çocuk Olmak Osmanlı elitlerini temsil eden imparatorluk çocukları yani şehzadelerle başlamakta ve klasik dönem ahlak kitaplarında öngörülen ideal çocuk eğitimiyle devam etmektedir. Akabinde sıbyan mekteplerini incelemekte daha sonra ise kimsesiz çocuklar için açılan ıslahhanelere kadar uzanmaktadır. Vidinli Kimsesiz Ahmedin ıslahhaneye kabul ediliş hikâyes

Din eğitimi ve öğretimi, ülkelerin din devlet ilişkileri ve din politikaları ile ilintili bir konu olarak bütün zamanlarda güncelliğini koruyan önemli meselelerin başında gelmektedir. Mesele, siyasete konu olmasından yeni ve farklı din eğitim ve öğretimi arayışlarına kadar oldukça geniş sayılabilecek bir etki alanına sahiptir. Türkiyede din eğitimi meselesi, tarihsel bir süreç içinde bakıldığında yeterince objektif, bilimsel ve pedagojik boyutları ile ele alınmış değildir. Bu mesele, çoğu zaman ideolojik

Tasavvuf, her dinde var olan mistisizmin İslam'daki adıdır. Her dinin mistisizm diye bir yönü vardır ve Yaratıcı'ya, O'nun koyduğu ve peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği kuralları kapsamakla birlikte, gnostiklerin/ariflerin kendi subjektif yöntemleriyle geliştirdikleri kurallarla ulaşmaktan bahseden bir bilimdir. Popüler olmasının yanı sıra, inter-disipliner alanda akademisyenlerin ilgi odağıdır. Ayrıca best-seller romanların da bu özelliklerini içerdikleri tasavvufî motiflere borçlu olduklarını söyleyebi

Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) bünyesinde uzun süreden beri İmam Hatip Liselerinde, Kuran Kurslarında ve diğer din eğitimi veren kurumların eğitim kalitesinin yükseltilmesine destek vermek için, materyal hazırlama çalışmaları devam etmektedir. Bu çalışmalar neticesinde mekezimiz, Kuran eğitiminde verimliliği arttırmak amacıyla yeni bir Kuran Elif-Bası ve İnteraktif Kuran eğitim CDsi hazırlamıştır.

Bir bütün olarak insanlık son yüzyılda, demokrasi, liberalizm, sosyalizm ve kapitalizm gibi pek çok siyasal düşünce ve harekete tanıklık etmiş, ancak muhteşem fikirlerine rağmen, bu hareketlerden hiçbiri, insanlığa vaat edilen mutluluğu getiremediği gibi, daha da kötüleşmesine neden olmuştur. Artık insanlığın yeni bir devrime ihtiyacı vardır. Ancak bu yeni devrim, ne siyasi, ne ekonomik, hatta ne de teknik bir devrim olacaktır. İnsanlığın ihtiyacı olan son devrim, ahlaki ve manevi bir devrim olacaktır. İşte

Acaba Atatürk, hangi sosyal ve dini çevrede yetişmiştir? Ailesinin dinle bağı nedir? Ailesinde Mevleviler var mıdır? O, çocukken Mevlevi ayinlerine katılmış mıdır? Ramazan-larda oruç tutup Teravih namazlarına gitmiş midir? Askeri okul yıllarında dinle münasebeti nasıl olmuştur? Dinin sosyolojik ve psikolojik gerçekliği hakkında neler düşünmüştür? Allah inancı açısından hangi konumdadır? İstiklal Mücadelesinde din faktöründen nasıl faydalanmış ve bu tutumunda samimi midir? TBMMde birkaç defa milletvekillerin

Herkes iletişim dolu bir dünyaya doğar ve hiç vakit geçirmeden her düzeyde iletişime katılır. İletişimi anlamak ve anlatmak, bu yüzden, birbiri ardı sıra ortaya çıkan güçlükleri peşinen göze almak demektir. İletişimi anlama basamaklarını tırmanırken çeşitli donanım ve birikimleri elden geldiğince açmakta ve kuşkusuz, bir dizi tanımsal yaklaşımın kıyısından da geçmektedir. Bunu yaparken iletişime dayalı olgu ve görüngülerin anlaşılmasına çalışmakta ve iletişimi anlama sürecinde adım adım ilerlemektedir. Kit